6 Eylül 2011 Salı

SPA NEDİR

(Salus Per Aquam) Nedir?
Spa Salus Per Aquam Kısaca, "su ile gelen sağlık" anlamını veren "SPA" sözcüğü ile ilgili aynı anlamı taşıyan fakat farklı şekillerde yazılan kelimeler görmek mümkündür.
Örneğin; "Salus Per Aquam". "Sonus Per Aqua" "Salut Per Aqua" "Sanitas Per Aquas" bu sözcüklerin ortak anlamı; Latincede, su ile gelen sağlık, sudan gelen sağlık anlamını vermektedir. Latince "Sanitas", "Sağlık", "Aqua", "Su" kelimelerinin birleşimi sudan veya suyla gelen sağlık olarak bilinmektedir.
Genel anlamda; sağlığı, zindeliği, estetik ve güzelliği, iyileşmeyi su ve suyun iyileştirici gücüyle kazanma denebilir.
SPA yukarıdaki anlamlarının yanı sıra, bireye bedensel ve ruhsal açıdan iyileştirme ya da tedavi hizmeti sunmayı amaçlayan merkez anlamına da gelmektedir.
Tarihsel olarak bakıldığında spa nın geçmişi Roma İmparatorluğu na kadar uzanmakta.
Savaşlardan yorgun ve perişan dönen Romalı askerlerin yaralı bedenlerini iyileştirmek için inşa ettirdikleri banyolardaki tedaviye o dönem "Sanus Per Aquam" [SPA] sudan gelen sağlık- adı verilirmiş. Hatta bu dönemde aynı sebeple Belçika da kurulan, 14. yüzyılda meşhur olan ve günümüze dek gelen Spa isimli bir şehir de kurulmuş. Roma da başlayan fakat Avrupa da farklı şekillerde gelişen spa kültürü; tarih içinde, mineral suları, deniz suyu kullanımı ve daha pek çok terapiyi kapsamış.
Spa kültüründe, tarihsel olarak ana tema tedavi olarak ön plana çıkmakta ve bunun belirleyici formu da hidroterapi.
Kişilerin problemlerine göre her türlü ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayan ve sağlıklarının daha iyiye gitmesi amacıyla kurulan ve güzellik merkezlerine bile Spa adı verilmeye başlandı.
Yani, sağlık merkezi, sağlık kulübü, dinlence ve tedavi merkezi anlamına gelmektedir. Spalardaki tedaviler ıslak terapiler (hidroterapi), kuru terapiler (masajlar, vücudun sarılıp sarmalanması), zindelik terapileri (oksijen teneffüsü) ve güzellik terapileri olarak sınıflandırılabilir. Bir spa merkezinde genellikle bir sauna, buhar odası ve spa havuzu bulunuyor.
Kelime anlamından daha geniş bir kapsama sahip olan SPA günümüzde yalnızca su ve çamur terapilerini değil sıcak su havuzu, çeşitli masaj terapileri, aroma terapileri, güzellik ve bakım gibi sağlık kür hizmetleri veren tesislere verilen bir isim olup su ile iyileşme, suyun kullanımından gelen sağlık, suyun sıcak, soğuk ve farklı biçimlerdeki akıtma, damlama, püskürtme gibi uygulamaları ile kazanılan dinlenme ve ferahlama duygularının edinildiği bütünleyici terapi anlamında da kullanılmaktadır.
Uluslararası SPA Birliğinin yapmış olduğu sınıflama ve tanımlar aşağıda verilmiştir. Buradaki sınıflamada adı geçen SPA çeşitlerinden bazıları, SPA konseptine uygunlukları ve gerçek SPA tanımına uyumları ise tartışılabilir.
1. Kulüp Spa: Fitness gibi sağlık hizmetlerini sunan kulüplerdir. Ayrıca günlük kullanıma dayalı Spa hizmetleri de sunulmaktadır.
2. Yolcu Gemisi-Cruise Spa: Bir yolcu gemisinde verilen wellness hizmetleri yanında Spa menüsü de bulunan kulüpler olup profesyonel tedaviler, kişisel egzersiz ve terapi programları sunulmaktadır.
3. Günlük Spa (Day Spa): En yaygın Spa türü olup günlük Spa hizmetleri sunulmaktadır.
4. Ziyaret/Tatil Destinasyon Spa: Fiziksel sağlık ve eğitim amaçlı profesyonelce yönetilen hizmet programları ile yerinde konaklama yapılması yoluyla sağlığın iyileştirilmesine yönelik hizmetler sunulmaktadır.
5. Sağlık/Medikal/Tıbbi Spa: Geniş kapsamlı sağlık ve wellness bakımlarını, geleneksel Spa hizmetleri ile birlikte alternatif ve modern tedavi hizmetlerinin verildiği merkez olup sağlık personeli tarafından verilen uygulamaları da kapsar.
6. Termal/Mineral/Kaplıca Spa: Kaynağından alınarak kullanılan doğal mineral, termal veya deniz suyu ile yapılan wellness - spa hizmetlerini ve hidroterapi uygulamalarını kapsar.
7. Tatil/Dinlenme Yeri/Otel/Resort Spa: Bir tatil yeri veya otel içinde yerleşik şekilde profesyonelce yönetilen spa hizmetlerinin, sağlık ve iyileştirme ünitelerinde spa mutfağı menü seçeneklerinin günlük veya daha uzun süreli sunulması olup wellness ve fitness hizmetlerinin de sunulmasını kapsar.
Kaplıcalara Girilemeyecek Durumlar Kaplıcalara Girilemeyecek Durumlar Bazı Durumlarda Uzmanlar Kaplıcalara Girmemeyi önerir bazı rahatsızlıkları bulunan kişilere şifalı suları ve kaplıcaları önermemektedir:
Ateşli hastalıklara tutulanlar.
Ameliyat geçirmiş, henüz yarası kapanmamış olanlar.
Kanamalı hastalıkları olanlar (hemoroid,mide)
Kanserliler ve tüberküloz hastaları Hamile kadınlar, doğum yapmış loğusa kadınlar ve adetli kadınlar.
Siroz hastası olanlar. İdrar zorluğu olanlar. Yüksek ve değişken tansiyonlu olanlar.
Yaşı küçük olanlar ve akli dengesi yerinde olmayanlar.
Astım hastası olanlar Herkes Kaplıcaya Girmemeli Termal ve kaplıca tercihinizi nerede kullanırsanız kullanın, öncelikle olarak doktor kontrolünden geçmeniz şart.
Kaplıca suları herkes için faydalı olmayabiliyor. Uzmanlar, kaplıca için sakıncalı olan hastalıkları şu şekilde sıralıyor:
Kanser, tüberküloz, kas hastalıkları, iltihabi tür eklem rahatsızlıkları, nörolojik hastalıkların çoğu, organ yetmezliği durumda; karaciğer, kalp, böbrek yetmezliği (hafif yetmezlik durumunda kontrollü olarak girebilirler),
akut kanaması olanlar, ağır anemiler, hipertansiyonun oynak olduğu dönemler, insüline bağlı diyabetteki hastalar, üçüncü aydan sonra hamileler.
Suya girdikten sonra, vücudunda normalden farklı bir değişiklik hissedenlerin ise (ateş yükselmesi, tansiyonda oynama gibi) mutlaka doktorla görüşmesi gerek.
Termal Tedavi Termal TedaviTermal Tedavi Mevsimi Genel olarak ifade etmek gerekirse, kaplıca tedavisinin mevsimi yoktur. Ancak gelenekler, bu konuda bir mevsim yaratmıştır.
Daha doğrusu, kişi, kendine uygun bir zaman seçmekle birlikte en uygun mevsim ve zaman İLKBAHAR ve SONBAHAR'dır.
Romatizmalılar, nevraljiler, ve şeker hastaları için yaz ayları, mide, bağırsak, karaciğer ve sinirle ilgili hastalıklar için de ilkbahar ve sonbahar ayları daha uygun mevsimdir.
Bir yılda iki kez kaplıca tedavisinde, mayıs ve eylül ayları seçilebilir.
Kaplıca bir hamam değildir. Şifa gücüne sahip yeraltı su kaynağı ve birer sağlık yurdudur.
Bu nedenle, o kaynaktan fışkıran suların nasıl ve nerelerde kullanıldığını oralara gidenlerin biraz olsun bilip öğrenmelerinde her zaman yarar vardır.
Ülkemiz ikliminin sertliği nedeniyle, ayrıca her kaplıcada kaloriferli otellerin olmayışı yüzünden insanlarımız, kaplıcalara çoğunlukla yaz aylarında gitmeyi tercih etmektedir.
Kaplıcada sabun ve benzeri temizleyici kullanmayınız. Tedavinin etkisini azaltır. Sıcak havuza yavaş yavaş girmeli, su içinde olabildiğince hareketsiz kalmalıdır.
Termal Tedavi Süresi Kaplıca tedavisinin önemli konularından biri de, kaplıcada kaç gün kalınacağıdır.
Bu süre 21 gün olmakla birlikte halkımız genellikle kaplıca tedavisini 15 gün olarak uygular. İçme tedavisi de öteden beri 3 gün olarak yapılır.
Genellikle üç haftalık ve 21 banyoluk kürlerin tedavi edici etkisi olduğu, uzmanların ortak görüşüdür.
Öte yandan, özel durumları dikkate alınırsa, her kişiyi 21 gün kaplıcada tutmanın mümkün olmadığı da düşünülmelidir. Kaplıca tedavisinin çok uzun süre devam etmesi de sakıncalıdır.
Hastanın alıştığı bir çevreden ayrı, disiplinli ve yorucu tedavilerle geçen bir hayat tarzı, hastalarda ruhi bunalımlar yaratabilir. Hastalar, içme ve kaplıcalara karşı bir tiksinti ve isteksizlik duymaya başlar.
Önemli görülen hastalıklarda, tedavi süresini, çoğunlukla kaplıca hekimi ayarlayabilir. Her hastanın durumu değişik olduğundan, tüm hastalara aynı süre ve aynı çeşit tedavinin uygulanamayacağı açıktır.
Mayıs ve Eylül ayları kaplıca için uygun zamanlardır. Kaplıca Tedavisinde Banyoların Süresi Kaplıcada ilk banyonun, on dakikalık bir süreyi kapsaması genellikle kabul edilmiştir. İkinci günden itibaren bu süre arttırılır ve yarım saate kadar uzatılır görüşü ağırlıktadır.
Kaplıca Kullanım Kuralları Kaplıcalarda Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar Eleman sayısının tesisin büyüklüğü ve sunulan hizmetin boyutuyla orantılı olası gerekir.
Sağlık uygulamasına öncelik verilen tüm kaplıcaların sağlıkla ilgili her türlü uygulamaları, bu alanda yetişmiş sağlık personelinin denetiminde olmalıdır.
Eğitim görmemiş personelin bu uygulamaları yapması engellenmelidir.
Kaplıcalarda kullanılan her türlü havlu, peştamal gibi malzemeler klorla dezenfekte edilmeli, kaynar suda yıkanmalı, tersinden ve düz ütülenmelidir.
Kaplıca havuzlarının ve özellikle yüzülebilir büyüklükteki havuzların boşaltma ve drenaj güvenliği sağlanmalıdır.
Her türlü emici boru sisteminin ağzında güvenlik ızgaraları bulunmalıdır. Kaplıca sularına girmeden önce tüketicilerin banyo yapması veya duş alması sağlanmalıdır.
Kaplıca tesisatına ek bağlantılar ve onarımlar kaplıca tesisatının teknik planları göz önüne alınarak yetkili uzman kişilerce yapılmalıdır.
Kaplıca sularında flokülasyon, filtrasyon dezenfeksiyon aşamalarının ve kimyasal dengenin hatalı uygulanması sonucu meydana gelebilecek bulanıklık derin olmayan havuzlarda bile boğulma riskini arttırabilir.
Bu amaçla kullanılan kaplıca biriminde kurtarma ve boğulmaya müdahale konusunda ilkyardım eğitimi almış elemanlar bulunmalıdır.
Kaplıcalarda tuvalet birimleri, fiziki alt yapısı, sayısı, kullanıcı kişi sayısına göre standartlara uygun olmalıdır.
Şifalı Sular Şifalı Su Bir yer altı suyuna maden suyu veya şifalı su denilebilmesi için; 1 litresinde en az 1 gm. Mineral ve eşit değerler üzerinde karbondioksit, hidrojen sülfürün ve radon gazlarından en az biri bulunmalıdır.
* Kaplıcanın Etkinliği; aşağıdaki faktörlerle ilgilidir:
* Suyun sıcaklığı,
* İçerdiği kimyasal maddeler,
* Kaynak bölgesinde bulunan mikroskobik organizmalar,
* Havadaki nem oranı, havanın sıcaklığı,
* Atmosfer basıncı, * Rüzgar Şifalı Suyun Banyo Olarak Faydalı Olduğu Haller
* Romatizma
* Lumbago
* Siyatik
* Nevralji
* Nevrit
* Polinevrit
* Kadın Hastalıkları
* Kırık ve çıkıklardan sonraki mafsal yapışıklıklarında
* Havuz banyosu en uygun tedavidir. Şifalı Suyun İçme Olarak Faydalı Olduğu Haller
* Mide Bağırsak Tembelliği
* Ağız Kuruması
* Karaciğer Tembelliği
* Safra Kesesi Tembelliği
* Böbrek Tembelliği
* Böbrek Kum Ve Taşları
* Safra Kum Ve Taşları
* Ürogenital Sistem İltihabları (Sistit, Pyelit, Üretrit)
* Kronik Kabızlık (Konstipasyon)
* Her Türlü Mide Bağırsak Parazitleri
* Spastik Kolon
* Hormon Yetersizliği
* Baş Ağrısı Stres, eksoz ve bacalardan çıkan zehirli gazlar, gürültü ve sıkıcı şehir hayatı, hareketsizlik, vücudumuzdaki metabolik faaliyetleri olumsuz bir şekilde etkiler. Bunun sonucu olarak baş ağrısı, iştahsızlık, mide bağırsak tembelliği, kabızlık gibi belirgin şikayetler oluşur, safra kesesi tembelleşir, safra bağırsağa gerektiği kadar akmaz, safra koyulaşır. Karaciğer hücreleri tembelleştiği için safra imalı azalır. Kesedeki koyulaşmış safra kum ve taş teşekkülüne uygun bir ortam haline gelir. Böbrek faaliyetleri de zayıfladığı için aynı olay orada da olur. İçmecenin suyu sık aralıklarla içilerek birkaç müsil etkisinden sonra geniş aralıklarla (20-25 dakika) içilerek suyun bağırsak tarafından bir gıda gibi emilerek kana karışması sağlanır. Bu içme kürünün etkili olması için en az 1 hafta veya 10 gün sürmesi uygundur. Devamlı ishal olmak fayda yerine zararlı olabilir, bağırsak mukozasını aşındırdığı için kanama dahi olabilir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi seyrek aralıklarla içilmesi ile kana karışan su vücudun en uzak köşelerine kadar ulaşarak etkilerini gösterir. Suyun bütün vücudumuzdaki hücrelerin hayati faaliyetini kamçılama, hızlandırma etkisi vardır. Ayrıca suyun aynı yönde radyoaktif etkisi de buna ilave edilmektedir. Su karaciğer hücrelerini aktive ederek safra imalini artırır, tembelleşmiş kesedeki koyulaşmış safra kesenin aktivasyonu ile bağırsağa ulaşır. Bol yeni safra keseyi doldurup boşaltarak yıkamış olur. Bütün vücudun hücrelerinin aynı şekilde çalışması hızlanarak (aktife olarak) hücreler arası boşluklarda yukarıda bahsettiğimiz nedenlerle biriken metabolizma sonu atılması gereken zehirli zararlı maddeler idrar, safra, ter, dışkı, tükrük, mide bağırsak salgıları, pankreas salgısı gibi boşaltım yolları ile bol bir şekilde dışarı atılır ve vücut tümü ile yıkanmış olarak sağlığına kavuşur. Aynı şekilde vücuttaki bütün hormonların aktive olduğu gibi kadın ve erkek hormonları da aktive edilerek cinsel arzunun uyarılmasını ve yetersizliğin tedavisini sağlar. Şifalı Suyun Banyo Olarak Zararlı Olduğu Haller
* Hamilelik, her çeşit kanamalı haller
* Kalp hastaları
* İleri yaşlılar
* Çok küçük bebekler
* Sara hastaları
* Verem kanser ve yüksek tansiyonlular
* Banyoya giremezler. Şifalı Suyun İçme Olarak Zararlı Olduğu Haller
* Mide Ülseri olanlar,
* Kalp Hastaları,
* Verem Kanser ve Nefritli hastalar,
* İleri Yaşlılar,
* Çok yüksek tansiyonlular,
* Prostat irileşmesi olanlar,
* Hamileler
* İçme olarak bu sudan yararlanamazlar.
İçme ve Banyonun Tarifi
1- Su aç karnına içilmelidir.
2- Önce sık aralıklarla içilerek bağırsak boşaltıldıktan sonra 15 ila 20 dakikalık aralıklarla birer bardak içilmeye devam edilmelidir.
3- Bütün gün su içerek devamlı ishal olmak faydalı değildir.
4- Yemek yendikten sonra tekrar açlık hissedinceye kadar su içilmemelidir.
5- Su içerken kabak çekirdeği fındık fıstık gibi mide ve bağırsağa dokunan yemişlerin yenmesi sakıncalıdır.
6- Safra kesesi, böbrek taş ve kumlarının atılması için suyun seyrek aralıklarla ve oldukça uzun bir süre içilmesi gerekmektedir.
7- Solucan, şerit, kıl kurdu için doktordan gerekli ilaç alınarak bu ilaçlar kullanıldıktan sonra bol su içerek birkaç defa kuvvetli müsil sağlanmalıdır.
8- Banyoya aç karnına veya çok hafif bir kahvaltıdan sonra girilmelidir.
9- Banyoya çok yavaş olarak girilmeli ve su içerisinde hareketsiz olarak 5 dakikadan fazla durulmamalıdır.
10- Havuzlarda atlamak, yüzmek, hareket etmek, başı su kurnası altında tutmak tehlikelidir.
11- Havuzlarda yapılan banyolar her yerde bulunmayan şifalı suya ait bir tedavi banyosudur. Ve bunun temiz kalması şarttır. Bu havuzlarda çamaşır yıkamak, sabun kullanmak, keselenmek, tükürmek, başkasına su sıçratmak kirli vücut ve çamaşırlarla havuza girmek ve buna benzer kirletici hareketlerde bulunmak çok sayın misafirlerimizin sıhhatleri icabı sakıncalıdır. Ayrıca kaplıca suyunda sabunun köpürmediği ve kesilerek suyu kirlettiği vücutta ve saçlarda temizlenmesi güç yağlı bir pislik tabakası bıraktığının bilinmesi önemle duyurulur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder